Yorgun, argın biraz da uzun zamandır kafaya taktığım sorunlardan dolayı morali bozuk bir şekilde eve geldim. Zile bastım eşbaşkanım kapıyı açtı ve bana bugüne kadar hiç duymadığım bir şekilde gülümseyerek Kürdce:
--Heval tû bı xêr hat ! dedi. Alışık olmadığım bu hitap tarzı karşısında önce afalladım ardından hatuna :
--Heval tû bı xêr hat ! dedi. Alışık olmadığım bu hitap tarzı karşısında önce afalladım ardından hatuna :
--Ne oli oxlım? xêrdır bêle heval meval ayaxi.. !! dediğimde hanım biraz endişelenmişti. Çünkü beni bilir, bu durumlarda faili meçhul damarlarım kabarıp, anarşist kanım tepeme doğru yüz metre yarışı yapar.. biraz tırsmış bir yüz ifadesi ile:
--Bugün Dünya qarilar günüymüş..
--Olsın ! dedim, ne olmiş yani ?
--Şeyyy..
--Ne şeyi oxlım ?
--Kızma heval içerde misafirler var !
--Kimmiş misafirler ?
--Kadın arkadaşlar gelmiş de..
--Olsın ! dedim, ne olmiş yani ?
--Şeyyy..
--Ne şeyi oxlım ?
--Kızma heval içerde misafirler var !
--Kimmiş misafirler ?
--Kadın arkadaşlar gelmiş de..
Neyse içeri girdim. Dört kadın gelmiş. Selamlaşıp, hal-hatır sorduktan sonra, Dünya Emekçi Kadınlar günü nedeniyle kadınları evlerinde ziyaret ettiklerini, şiddet ve diğer kadın hakları konusunda bilinçlendirme çalışmaları yaptıklarını söylediler.
Yıllardır papağan gibi ezberledikleri bir kaç formülü okuyarak bana güzel bir ajitasyon çektiler.. aslında bu ajitasyonu biraz da bana verilmek istenen "göz dağı" olarak algıladım.
Ben başladım birikimlerimi onlara aktarmaya.. ben konuştukça büyük bir mahcubiyet yaşıyorlardı:
"Bakın arkadaşlar, yanlış kapıyı çaldınız, misafirsiniz baş göz üstüne geldiniz, kapım daima açıktır sizlere, ama bu zamanınızı gerçekten kadın oldukları için aşağılanan, hor görülen ve şiddete maruz kalan insanlara ayırsaydınız daha iyi olurdu" dedim. Bizim evde öyle bir şey olmaz hatta eve eşbaşkanlık sistemini getirmeye çalıştım, aha yüzü burada yalandır desin.
Bizim hatun kabul etmedi, iktidarı paylaşmam dedi. Ben eşbaşkanlık diyorum, o ısrarla sadece başkanlık diyor. Evdeki ekonomiden tutun da bütün sosyal meselelerin kararlarını kendisi verir. Evde istediğini yapar, yani ben böyle bir özgürlük alanı tanıdım kendisine. Ama beni bilir, kızıp sinirlenirsem de sistemi tıkar, işlemez hale getiririm.
Şimdi size soruyorum, hanginiz benim hanım kadar özgürsünüz?
Ve hanginizin erkeği benim kadar gönüllü sömürge? dedim..
Hiç birinden çıt çıkmıyor, açıkçası baltayı taşa vurmuş bir psikoloji ile sessizce dinlediler. "Kadınları erkeklere karşı kışkırtacağınıza, onları sistemin erkekliğine karşı örgütleyin. Onları köleleştiren, hor görüp aşağılayan, cinsel meta olarak algılanmalarını sağlayan sistemin kendisidir. Kadın da özellikle kendisini cinsel meta olarak gören anlayışı kabul ederek sistemin bu yanına kendisini pervazsızca yatırır. Eğer bir kadın yatak odasını "Erkek İkna odası" olarak görüyorsa zaten bu kadın köledir. Köle kadın da çirkindir.. çekilmez. dedikten sonra yavaş yavaş kalktılar ve ayaxlarına eyi oldular..
Yani suwar hatin, peya çun...
Yani suwar hatin, peya çun...
Xalê İsmet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder